
Peki Göbeklitepe’de Ne Bulundu ?
Şaşırtıcı bir şekilde taşlarda bulunan oymalar bu tartışmaları destekleyebilir. Göbeklitepe’de çalışan arkeologlar, bu felaketin Akbaba Taşı’nda oyulmuş olabileceğini düşünüyor. İşte bu taşın bu taşın tarihi felaket tarihine çok yakın. Kanıtlar bu bölgenin daha öncesinde gözlemevi gibi kullanıldığını, diğer sembollerin ise zaman içindeki insan popülasyonlarının yıkıcı etkilerine bir bakış sağlayabileceğini düşünüyorlar. Taşlardaki hayvan kabartmaları Burçlar kuşağındaki takım yıldızları sembolize ediyor. Sütunların en üstündeki semboller zamanda spesifik bir noktayı işaret ediyor. Araştırmacılar Stellarium yazılımıyla Göbeklitepe zamanındaki gökyüzünün nasıl göründüğünü ve güneşin konumun incelediler.

Eğer yorumları doğruysa Akbaba Taşı M.Ö. 10,950 civarında olmakla beraber, Genç Dryas dönemi M.Ö. 10,890’ını gösteriyor. Kazı alanıyla ilgili olan önceki araştırmada ise kuyruklu yıldızlar ve meteorlarla ilişkili olarak sanki kuyruklu yıldızın Dünya’ya çarpmasına benzer bir sembolün yer aldığı düşünülmekteydi. Sütunda kafasız bir insan resmedilmesi, araştırmacıların böyle bir çarpışma ve izleyen dönemde bir iklim değişiminin olduğunu temsil ettiğini düşündürdü. Kuyruklu yıldız ya da başka bir sebepten Genç Dryas olayının insanlığın gelişiminin büyük oranda sekteye uğratmış olabileceğine inanılmaktaydı. “Öyle görünüyor ki, her şeyden öte Göbekli Tepe gökyüzünü gözlem için kurulan bir gözlemeviydi. Bu sütunlardan birinin buzul çağının bitmesinden sonra en yıkıcı felaketi gösteren bir anıt niteliği taşıdığı görülüyor,” diyor araştırmanı yazarı Martin Sweatman. Her ne kadar bu araştırma Göbekli Tepe’ye dair farklı bir bakış sunsa da bu bulgulara ihtiyatlı yaklaşmak gerektiğini belirtmem gerekiyor. Araştırm Mediterranean Archaeology and Archaeometry. Dergisinde yayınaldı.
Neolitik döneme ait yerleşim yeri olan, kent merkezine 18 kilometre mesafedeki Örencik Mahallesi yakınlarında, İstanbul ve Chicago üniversitelerinden araştırmacılar tarafından 1963’te yüzey çalışmaları sırasında fark edilen ören yerinde, en somut bulgular, 1986’da tarlasını süren bir çiftçinin bulduğu heykelle ortaya çıktı.
Söz konusu taşın değerli olduğunu düşünen çiftçi, duyarlılık göstererek bu heykeli Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi yetkililerine teslim etti.
İlk olarak ne olduğu pek anlaşılamayan heykel, müzede koruma altına alındı. Sonrasında Hilvan’daki Nevali Çori’de kazı yapmak için kente gelen ve müzede buluntuları gören Alman Prof. Dr. Klaus Schmidt, bu heykellerin çok önemli olduğunu düşünerek detaylı bir çalışma yapmaya başladı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünden alınan izinle Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müzesi tarafından Prof. Dr. Klaus Schmidt başkanlığında 1995’te bölgede kazı çalışmalarına başlandı. Kazılarda Neolitik döneme ait, boyları 3 ila 6 metre, ağırlıkları da 40 ila 60 ton olan, yabani hayvan figürlü “T” biçimli dikili taşlar bulundu.
Kazılarda aynı zamanda, 8 ila 30 metre çapında dairesel ve dikdörtgen şekilli parçaların yanı sıra “dünyanın en eski tapınak kalıntıları ve yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olduğu” belirtilen 65 santimetre uzunluğundaki insan heykeli gibi, çeşitli tarihi eserler de gün yüzüne çıkarıldı.
“Turizmde altın çağını yaşadı”
Her geçen yıl ünü duyulan Göbeklitepe, 2011 yılında UNESCO “Dünya Miras Geçici Listesi”ne alındı, 1 Temmuz 2018’de ise Bahreyn’de düzenlenen 42’nci Dünya Miras Komitesi Toplantısı’nda Dünya Mirası Listesi’ne dahil edildi.
İki yıl önce aldığı bu unvanla dünyadaki bilinirliği artan Göbeklitepe, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2019’un “Göbeklitepe Yılı” olarak ilan edilmesiyle geçen yıl turizmde “altın çağı”nı yaşadı.
Koronavirüs salgını nedeniyle bu yıl yaklaşık 3 ay ziyarete kapalı olan Göbeklitepe, Kültür ve Turizm Bakanlığının sanal müze uygulaması kapsamında salgın sürecinde en fazla ziyaret edilen ören yeri oldu.
Göbeklitepe, 1 Haziran’da başlayan normalleşme süreciyle konuklarını maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uygun bir şekilde ağırlamaya devam ediyor.
“Göbeklitepe vazgeçilmez oldu”
Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Turizm Meslek Komitesi Başkanı Kamil Türkmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, salgın nedeniyle dünya genelinde olduğu gibi bölgedeki turların da ertelendiğini söyledi.
Göbeklitepe’nin, kentin Balıklıgöl gibi artık vazgeçilmez bir tur rotası haline dönüştüğünü vurgulayan Türkmen, “Göbeklitepe sayesinde artık bir dünya mirasına ev sahipliği yapıyoruz. Bu miras da UNESCO tarafından 2 yıl önce tescil edildi. Cumhurbaşkanımız tarafından da geçen yıl Göbeklitepe yılı ilan edildi. Aradan geçen 2 yıllık süreçte tüm gezi plan ve rotalarında Göbeklitepe, bir numaralı destinasyon haline geldi. Sevindirici olan artık hem inanç, hem kültür hem de gastronomi turlarının tamamında Göbeklitepe, listede bir numarada yer alıyor. Göbeklitepe, artık Balıklıgöl ve Halfeti ile beraber bölgede görülmesi gereken destinasyon haline geldi.” diye konuştu.
“İlgi her geçen gün artacak”
Şanlıurfa Bölgesel Turist Rehberler Odası Başkanı Müslüm Çoban da Türkiye’de kültür turizminin en önemli rotalarının başında Şanlıurfa’nın geldiğini ifade etti.
Geçen yılın “Göbeklitepe yılı” ilan edilmesinin tüm bölge illerine katkı sunduğunu anlatan Çoban, bölge illerinin ortak bir şekilde bu turizm potansiyelinden faydalandığını dile getirdi.
Tarihi ören yerine olan ziyaretçi sayısının her geçen gün artmasını beklediklerini belirten Çoban, şunları kaydetti:
“Bölgede 2 milyon ziyaretçiyi yakalayacak potansiyelimiz var. 2019 Göbeklitepe Yılı bitti ama hem bu yıl hem de önümüzdeki yıllarda Göbeklitepe’ye olan ilgi, her geçen gün daha da artacaktır. 2019 yılında tatil programını bozmak istemeyen ve denk getiremeyenler oldu. Bu etki ve ilgi dolayısıyla insanların ziyaret düşüncesini bu yıla bırakma durumları söz konusu. Pandemi sürecinin bahara doğru normalleşmesiyle de daha fazla ziyaretçi ağırlayacağımızı düşünüyoruz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder