1937 yılında Çin - Japon savaşı sırasında (2. Çin Japon savaşı olarak bilinir) Çin’in Nanking (Nankin) şehrinin, Japon ordusu tarafından işgal edilmesiyle başlayıp yaklaşık 6 hafta süren, insanlık tarihinin en kanlı katliamlarından biri yaşanmıştır. Nanking katliamı boyunca 300 bin kadar sivilin, Japon askerleri tarafından acımasızca öldürüldüğü, binlerce kadına tecavüz edildiği (20 bin ila 80 bin tam sayı bilinmiyor) kayıtlara geçse de günümüzde Japonlar tarafından inkar politikası sürdürülmektedir.
İkinci Çin - Japon savaşı yaşandığında, 1932 yılının başında Çin’in Mançurya bölgesinde başlayan bir Japon işgali bulunmaktaydı. 7 Temmuz 1937 günü Çin ordusuna ait 29. Birlik tarafından, Marco Polo köprüsünde Japon ordusuna kurşun yağdırması ile başlayan savaş yerini Japon ilerleyişine bıraktı. Çin o dönem Milliyetçiler ve Komünistler arasında iç çekişmelerin yaşandığı bir yerdi. Japonlar Komünistleri temizleme adı altında, genişleme politikalarını dolu dizgin sürdürüyor ve bu bahaneyle Mançurya bölgesini işgal ederek sömürüyordu.
1937 yılında Japonlar, Çin ordusuna karşın üstün geldi ve Kasım ayının sonlarına gelindiğinde Japon askerleri savaşın bittiğini, evlerine döneceklerini düşünüyordu. Fakat 1 Aralık günü Japon genelkurmayı o dönem Çin cumhuriyetinin başkenti olan Nankin’e ilerleme talimatı verir. Ordu sinirlenmiştir. Japon subayları isteksiz ve sinirli askerlerini motive etmek için Nanking alındığında, yağma ve tecavüz olmak üzere her şeye izin vereceklerini belirtirler. (Gazeteci M. Shigeharu anılar)
Çinlilere duydukları öfke ile ilerleyen Japon askerleri, 9 Aralık 1937 günü Nanking kapılarına dayanır. 7 Aralık günü Çin Hükümetinin Milliyetçi Başkanı olan Çan Kay Şek, görevini Orgeneral Tang Sheng chih’e bırakarak Nanking’ten kaçmıştı. General Tang çoğunluğunun eğitimsiz olduğu, yaklaşık 100 bin kişilik yerli milis tarafından Nanking’i korumayı düşünmektedir.
Japon ordusu,9 Aralık günü şehri teslim etmelerini istese de Çinliler bunu kabul etmez. 10 Aralık günü komple taarruza geçen Japon ordusu, 13 Aralık 1937 günü Nanking’in içerisine girerek işgali sonlandırmıştı. Artık Nanking kalesi, Japon ordusunun kontrolündeydi.
Nanking’in alınmasından sonra Japon ordusu, etkileri hala konuşulan yağma ve tecavüz olaylarına karışmıştır. Yaklaşık 20 bin ila 80 bin kadının, Japonlar tarafından tecavüze uğradığı düşünülmektedir. 114. Japon Kara Ordusunun Tümen kayıtlarında, esirlerin tugaydan gelen emirle öldürüldüğü bilgisi yer alırken, Yamada müfrezesinde 14 bin esirin öldürülüp Yangtze nehrine atıldığına dair birçok tanık ifadeleri bulunmaktadır. Korgeneral Kesago Nakajima’nın günlüğünde, esir alma politikalarının uygulanmadığı ve savaş esiri alınmayacak ilkesinin uygulandığı yer almaktadır.
Nankin katliamı, Japon Kara Kuvvetlerinin 1938 yılının Ocak ayında, Nankin’den ayrılmasına kadar devam etmiştir. Fakat Katliamın sorumlularının yargılanması, 2. Dünya Savaşının sonrasını bulacaktır. Japonların, Amerika’ya teslim olması ve savaşı kaybettiğini ilan etmelerinin ardından, Avrupa’da ki Nazi savaş suçlularının yargılandığı Nürnberg mahkemelerinin bir benzeri, Japon yetkililer için kurulmuş (Uzakdoğu Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi) ve mahkemede Nanking katliamı sorumluları için de yargılama yapılmıştır.
Mahkeme sonunda, Japonların o dönem Orta Çin Cephesi komutanı olan General Iwane Matsui, sıkı bir Çin dostu olmasına rağmen idam edilirken, Prens Asaka Japon İmparatorluk ailesi mensubu olduğu için dokunulmazlık hakkını kullanarak yargılamadan muaf tutulmuştur. (Douglas McArthur’un koymuş olduğu İmparatorluk mensuplarının yargıdan muaf olması ilkesi gereği) Korgeneral Sumio Tani, Teğmenler T. Noda, G. Tanaka, T. Muai idam edilmişlerdir.
Uluslararası Uzakdoğu savaş Mahkemesi verilerine göre,Nankin katliamında öldürülenlerin sayısı 200 bindir. Çinli kaynaklar bu sayıyı 300 bin olarak kabul etmektedir. Her ne kadar mahkeme kurulsa da mağdurlar ve çoğu tarihçiye göre, Nanking katliamı için göstermelik bir yargılama yapılmış ve hak edilen kişiler ceza almamıştır.
Japon ordusunun motivasyonunu arttırmak ve asker alımlarını teşvik etmek için basın önemli bir silah olarak kullanılmıştır. Nanking katliamı sırasında, Japan Advertiser isimli İngilizce yayınlanan gazete haberinde yer alan Kılıçla 100 kişi öldürme yarışması, bugün dahi Nanking katliamını anlatmak için kullanılan bir argümandır. Bu habere göre Nanking katliamı sırasında, elleri ve ayakları bağlanarak toplanan esirlerin, ellerinde kılıç bulunan iki Japon askeri tarafından öldürmeye başlanarak, kimin daha fazla esir öldürdüğü test edilmiştir.
Japonlar, savaşın ardından çıkan haberin asılsız olduğunu ve halkı motive etmek için manipülasyon yapıldığını (Teğmenler T. Noda ve G. Tanaka bu haber yüzünden savaşın ardından idam edilmiştir) öne sürmektedir. Bunun aksine ise Çin hükumeti günümüzde dahi, Nankin katliamını anlatmak için düzenlediği yöresel afişlerinde, 100 Kişi kesme yarışmasını (Hyaku Nin Giri) kullanmaktadır.
İlgili Vahşet Yarışması
Nanking katliamı ile ilgili yazılı kaynaklar çok azdır. Deliller daha çok tanık verilerine, gazete haberlerine ve Japon ordusunun yazışmalarına dayandırılmaktadır. Çünkü o dönem Japonların, Çin işgali sırasında ki en büyük silah tedarikçisi ABD idi. Japonlar bu denli büyük bir katliamın, Batı dünyası ve ABD üzerinde bırakacağı herhangi bir kötü etkiyle, kendilerine yapılan silah ve petrol satışına ambargo uygulanabileceği endişesi taşıdıklarından, Nanking üzerinde karartma uygulamışlardır. Nanking katliamının ardından, Mançurya işgali devam etmiş ve katliam yerini Birim 731 adı verilen tıbbi araştırma adı altında, esir bulunan insanlara akla hayale gelmeyecek işkencelerin yapıldığı bir merkeze ve savaş sırasında Japon askerlerini eğlendirmek için kadın esirlerin, sex kölesine dönüştürüldüğü rahatlama evlerine bırakmıştır.
Nanking katliamı, 2. Dünya Savaşının ardından özellikle ABD için Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarını meşru göstermek için propaganda malzemesi olarak kullanılmıştır. Japonlar günümüzde dahi, Nanking katliamı yalanı olarak bahsetmektedirler. Özellikle 1990 yılından itibaren, Nanking katliamı için tümden inkar etme politikası gütmüşlerdir. Konu Nanking olduğunda sinirlenseler de yaptıkları vahşet dolu uygulamalar, tanık ifadeleri, o dönem Nanking’te bulunan Alman konsolosluğu, diğer yabancıların dokümanları ve daha sonradan ortaya çıkan belgeler ışığında, yapılan katliam gün gibi ortadadır. Nanking olayı günümüzde dönem dönem Çin ve Japon devleti arasında gündeme gelmekte ve tartışmalara sebep olmaktadır. Aslında Japonlar, yaşanan olayları tümden inkar etmemekte, ölen kişilerin sayıları konusunda tartışmalar çıkmaktadır. Nanking katliamı kurbanlarına şahit olan son kişiler, bugün bile hala resmi özür beklemektedir.
İkinci Çin - Japon savaşı yaşandığında, 1932 yılının başında Çin’in Mançurya bölgesinde başlayan bir Japon işgali bulunmaktaydı. 7 Temmuz 1937 günü Çin ordusuna ait 29. Birlik tarafından, Marco Polo köprüsünde Japon ordusuna kurşun yağdırması ile başlayan savaş yerini Japon ilerleyişine bıraktı. Çin o dönem Milliyetçiler ve Komünistler arasında iç çekişmelerin yaşandığı bir yerdi. Japonlar Komünistleri temizleme adı altında, genişleme politikalarını dolu dizgin sürdürüyor ve bu bahaneyle Mançurya bölgesini işgal ederek sömürüyordu.
1937 yılında Japonlar, Çin ordusuna karşın üstün geldi ve Kasım ayının sonlarına gelindiğinde Japon askerleri savaşın bittiğini, evlerine döneceklerini düşünüyordu. Fakat 1 Aralık günü Japon genelkurmayı o dönem Çin cumhuriyetinin başkenti olan Nankin’e ilerleme talimatı verir. Ordu sinirlenmiştir. Japon subayları isteksiz ve sinirli askerlerini motive etmek için Nanking alındığında, yağma ve tecavüz olmak üzere her şeye izin vereceklerini belirtirler. (Gazeteci M. Shigeharu anılar)
Çinlilere duydukları öfke ile ilerleyen Japon askerleri, 9 Aralık 1937 günü Nanking kapılarına dayanır. 7 Aralık günü Çin Hükümetinin Milliyetçi Başkanı olan Çan Kay Şek, görevini Orgeneral Tang Sheng chih’e bırakarak Nanking’ten kaçmıştı. General Tang çoğunluğunun eğitimsiz olduğu, yaklaşık 100 bin kişilik yerli milis tarafından Nanking’i korumayı düşünmektedir.
Japon ordusu,9 Aralık günü şehri teslim etmelerini istese de Çinliler bunu kabul etmez. 10 Aralık günü komple taarruza geçen Japon ordusu, 13 Aralık 1937 günü Nanking’in içerisine girerek işgali sonlandırmıştı. Artık Nanking kalesi, Japon ordusunun kontrolündeydi.
Nanking’in alınmasından sonra Japon ordusu, etkileri hala konuşulan yağma ve tecavüz olaylarına karışmıştır. Yaklaşık 20 bin ila 80 bin kadının, Japonlar tarafından tecavüze uğradığı düşünülmektedir. 114. Japon Kara Ordusunun Tümen kayıtlarında, esirlerin tugaydan gelen emirle öldürüldüğü bilgisi yer alırken, Yamada müfrezesinde 14 bin esirin öldürülüp Yangtze nehrine atıldığına dair birçok tanık ifadeleri bulunmaktadır. Korgeneral Kesago Nakajima’nın günlüğünde, esir alma politikalarının uygulanmadığı ve savaş esiri alınmayacak ilkesinin uygulandığı yer almaktadır.
Nankin katliamı, Japon Kara Kuvvetlerinin 1938 yılının Ocak ayında, Nankin’den ayrılmasına kadar devam etmiştir. Fakat Katliamın sorumlularının yargılanması, 2. Dünya Savaşının sonrasını bulacaktır. Japonların, Amerika’ya teslim olması ve savaşı kaybettiğini ilan etmelerinin ardından, Avrupa’da ki Nazi savaş suçlularının yargılandığı Nürnberg mahkemelerinin bir benzeri, Japon yetkililer için kurulmuş (Uzakdoğu Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi) ve mahkemede Nanking katliamı sorumluları için de yargılama yapılmıştır.
Mahkeme sonunda, Japonların o dönem Orta Çin Cephesi komutanı olan General Iwane Matsui, sıkı bir Çin dostu olmasına rağmen idam edilirken, Prens Asaka Japon İmparatorluk ailesi mensubu olduğu için dokunulmazlık hakkını kullanarak yargılamadan muaf tutulmuştur. (Douglas McArthur’un koymuş olduğu İmparatorluk mensuplarının yargıdan muaf olması ilkesi gereği) Korgeneral Sumio Tani, Teğmenler T. Noda, G. Tanaka, T. Muai idam edilmişlerdir.
Uluslararası Uzakdoğu savaş Mahkemesi verilerine göre,Nankin katliamında öldürülenlerin sayısı 200 bindir. Çinli kaynaklar bu sayıyı 300 bin olarak kabul etmektedir. Her ne kadar mahkeme kurulsa da mağdurlar ve çoğu tarihçiye göre, Nanking katliamı için göstermelik bir yargılama yapılmış ve hak edilen kişiler ceza almamıştır.
Japon ordusunun motivasyonunu arttırmak ve asker alımlarını teşvik etmek için basın önemli bir silah olarak kullanılmıştır. Nanking katliamı sırasında, Japan Advertiser isimli İngilizce yayınlanan gazete haberinde yer alan Kılıçla 100 kişi öldürme yarışması, bugün dahi Nanking katliamını anlatmak için kullanılan bir argümandır. Bu habere göre Nanking katliamı sırasında, elleri ve ayakları bağlanarak toplanan esirlerin, ellerinde kılıç bulunan iki Japon askeri tarafından öldürmeye başlanarak, kimin daha fazla esir öldürdüğü test edilmiştir.
Japonlar, savaşın ardından çıkan haberin asılsız olduğunu ve halkı motive etmek için manipülasyon yapıldığını (Teğmenler T. Noda ve G. Tanaka bu haber yüzünden savaşın ardından idam edilmiştir) öne sürmektedir. Bunun aksine ise Çin hükumeti günümüzde dahi, Nankin katliamını anlatmak için düzenlediği yöresel afişlerinde, 100 Kişi kesme yarışmasını (Hyaku Nin Giri) kullanmaktadır.
İlgili Vahşet Yarışması
Nanking katliamı ile ilgili yazılı kaynaklar çok azdır. Deliller daha çok tanık verilerine, gazete haberlerine ve Japon ordusunun yazışmalarına dayandırılmaktadır. Çünkü o dönem Japonların, Çin işgali sırasında ki en büyük silah tedarikçisi ABD idi. Japonlar bu denli büyük bir katliamın, Batı dünyası ve ABD üzerinde bırakacağı herhangi bir kötü etkiyle, kendilerine yapılan silah ve petrol satışına ambargo uygulanabileceği endişesi taşıdıklarından, Nanking üzerinde karartma uygulamışlardır. Nanking katliamının ardından, Mançurya işgali devam etmiş ve katliam yerini Birim 731 adı verilen tıbbi araştırma adı altında, esir bulunan insanlara akla hayale gelmeyecek işkencelerin yapıldığı bir merkeze ve savaş sırasında Japon askerlerini eğlendirmek için kadın esirlerin, sex kölesine dönüştürüldüğü rahatlama evlerine bırakmıştır.
Nanking katliamı, 2. Dünya Savaşının ardından özellikle ABD için Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarını meşru göstermek için propaganda malzemesi olarak kullanılmıştır. Japonlar günümüzde dahi, Nanking katliamı yalanı olarak bahsetmektedirler. Özellikle 1990 yılından itibaren, Nanking katliamı için tümden inkar etme politikası gütmüşlerdir. Konu Nanking olduğunda sinirlenseler de yaptıkları vahşet dolu uygulamalar, tanık ifadeleri, o dönem Nanking’te bulunan Alman konsolosluğu, diğer yabancıların dokümanları ve daha sonradan ortaya çıkan belgeler ışığında, yapılan katliam gün gibi ortadadır. Nanking olayı günümüzde dönem dönem Çin ve Japon devleti arasında gündeme gelmekte ve tartışmalara sebep olmaktadır. Aslında Japonlar, yaşanan olayları tümden inkar etmemekte, ölen kişilerin sayıları konusunda tartışmalar çıkmaktadır. Nanking katliamı kurbanlarına şahit olan son kişiler, bugün bile hala resmi özür beklemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder