
İktisat profesörü Demiralp, BBC Türkçe’deki yazısında ‘corona’ salgınının yarattığı krize yüksek dış borçla yakalanan Türk ekonomisinin buradan çıkış yollarını ele aldı.
Türk ekonomisindeki dış borcun milli gelirin neredeyse dörtte birine denk geldiğini hatırlatan Demiralp, ‘corona’ krizinde en kötü senaryonun ‘ani duruş’, yani sermaye girişinin tamamen durduğu bir senaryo olduğunu ifade etti.
‘50 milyar dolarlık kısım‘
Bunun olası olmadığını belirten Demiralp, geçmişteki finansal krizlerde borç çevirme oranlarının yüzde 70-80 aralığında seyrettiğini kaydederek, “Eğer benzer bir başarı elde edebilirsek 169 milyar dolarlık borcun 35 milyar dolar ila 50 milyar dolarlık kısmı çevrilemez ve bir yerden denkleştirmek zorunda kalınabilir demektir” dedi.
Salgın koşullarının uzaması durumunda bu rakamın yükselmesinin de ihtimal dahilinde olduğunu ifade eden Demiralp, bankaların borç çevirme oranlarının da yine karamsar bir tablo çizdiğini, Türk bankalarının uzun vadeli dış borç ödemesinde uzunca süredir net ödeyici olduğunu söyledi.
Döviz rezervleri
Salgın ortamında döviz bulma imkanlarının daraldığını ifade eden profesör Türkiye’de alınan bazı kararların bu durumu daha da kötüleştirdiğini şu sözlerle anlattı: “2019 yılında ekonomiyi canlandırmak adına faizlerin hızla düşürülmesi, enflasyon düşmeden gelen faiz indirimlerinin reel faizi düşürüp dolar talebinin tetiklemesi, doların değer kazanmaması için Merkez Bankası döviz rezervlerinin tüketilmesi risklerimizi büyük ölçüde artırdı.”
Kaynak nereden bulunacak?
Böyle bir kriz zamanında en güvenilir döviz kaynağının Uluslararası Para Fonu (IMF) olduğunu ancak buna hükümet kanadının çeşitli gerekçelerle sıcak bakmadığını hatırlatan Demirlap, “Kaynak nereden gelecek” sorusunu şöyle yanıtladı:
“(IMF) Stand-by anlaşması ve sıkı sermaye kontrolü alternatiflerini elersek geriye kalan alternatif uluslararası kuruluşlarla yapılacak swap anlaşmaları olabilir.
Yerli para ile yabancı paranın takas edildiği bu tür anlaşmalar daha kısa vadeli olup miktarı da daha düşük oluyor.
Mesela IMF’nin Covid-19 döneminde geliştirdiği swap hattı her bir üye ülkeye ortalama 10 milyar dolarlık bir bütçe ayırıyor.
Gelelim (ABD Merkez Bankası) Fed’in sağladığı swap hatlarına. Öncelikle unutmayalım ki Fed’in açtığı swap hatlarında nihai hedef ABD finansal piyasalarında istikrar sağlamak.
Fed’in swap hattı açılan ülkeler de bu önceliklere göre belirliyor. Fed’in hangi ülkelere swap hattı açtığına baktığımızda 2007-2009 döneminde swap hattı açılan ülkelerle Covid-19 döneminde de yola devam edildiğini, o zaman belirlenmiş olan gruba yeni bir ülke eklenmemiş olduğunu görüyoruz.”
Katar ile swap kapasitesi artırıldı
Katar ile Türkiye'nin swap (döviz takası) anlaşması tutarı 5 milyar dolardan 15 milyar dolara çıkarıldı. Bir süredir Türkiye'nin İngiltere, Çin, Katar ve Japonya ile döviz takası anlaşması görüşmeleri yaptığı biliniyordu. Swap anlaşması haberlerinin dün ortaya çıkmasıyla birlikte gerileyen kur anlaşmanın ilanıyla birlikte bir miktar daha geriledi. Türkiye 10 milyar dolar değerinde Katar Riyali alacak ve bu para Merkez Bankası rezervine dahil olacak. Katar Merkez Bankası da 10 milyar dolar değerinde Türk Lirası'nı rezervlerine koyacak. Katar Riyali uluslararası arenada rezerv para olmasa da Merkez Bankası'nın döviz rezervleri yükselecek. Başka ülkelerle yeni anlaşmalar da gündeme gelebilir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Katar Merkez Bankası arasında 17 Ağustos 2018 tarihinde imzalanan ikili para takası (swap) anlaşması revize edildi. Hattın kapasitesi 5 milyar dolar karşılığı Türk Lirası ve Katar Riyali’nden 15 milyar dolar karşılığı Türk Lirası ve Katar Riyali’ne yükseltildi.
TÜRKİYE KATAR RİYALİ, KATAR TÜRK LİRASI ALACAK
Bu anlaşma neticesinde Türkiye 10 milyar dolar değerinde Katar Riyali alacak ve bu para Merkez Bankası rezervine dahil olacak. Katar Merkez Bankası da 10 milyar dolar değerinde Türk Lirası’nı rezervlerine koyacak.
Katar Riyali uluslararası arenada rezerv para olmasa da Merkez Bankası’nın döviz rezervleri yükselecek.
'Katar ile yapılan swap anlaşmasında dolar 12,5 lira olarak hesaplandı' iddiası
CHP'li Muharrem İnce, Katar ile yapılan 10 milyar dolarlık swap anlaşmasında dolar kurunun 12.5 lira olarak baz alındığını iddia etti.
Konuk olduğu TV programında konuşmasının kesilip AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “İstanbul’un Fethi” programına bağlanılmasına tepki olarak stüdyoyu terk eden CHP’li Muharrem İnce, Fox Tv’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu Çalar Saat programına katıldı.
İnce, canlı yayınını terk etmesine neden olan olayı şu ifadelerle anlattı:
“Ben yayına gittim yayına beş dakika kala dediler ki Erdoğan’a bağlanmamız lazım dediler. Nasıl olacak diye sordum bana önce cumhurbaşkanı okçular vakfında konuşacak onu vermeyeceğiz ama Ayasofya konuşması var orada mutlaka bir giriş yapmamız lazım dediler. Peki dedim ama şöyle yapın apar topar sözümü kesmeyin, ara veriyormuş gibi yapın ben de o ara mola olmuş olsun ben de gidip geleyim. Bakın eleştiririm, tepkimi gösteririm dedim. Bir süre sonra meğer ekranda ortada Erdoğan’ın resmini koymuşlar. Ekranda benim sesim var. Görüntü Erdoğan’ın. Ayıp. Böyle devam ediyor. Sonra tekrar kestiler, Erdoğan’a bağlanınca bekledim. Bekledim tepkimi göstermek için bekledim. Şov mu şov değil kardeşim. Herkese yapıyorlarmış, bana yapamazlar kardeşim. Ben kendinizi ezdirmeyin diyorum. Özel bir durum olmadığı sürece beni orada bekletip bir başka partinin siyasi genel başkanına bağlanırsan ben orayı terk ederim. Bu yüzden bu medya düzeni iş yapmıyor. Reyting almıyor.”
DOLAR KURU İDDİASI
İnce’nin programda bir de ortaya ilginç bir iddia attı. Türkiye geçtiğimiz günlerde Katar ile bir “swap” anlaşması yapmıştı. İnce, Katar ile yapılan swap anlaşmasında dolar kurunun 12 lira 50 kuruş olarak baz alındığını söyledi. CHP’li isim bu iddiasını şöyle dile getirdi:
“Katar ile yapılan swapta 10 milyar dolar karşılığında 68 milyar mı koydunuz yoksa 125 milyar mı koydunuz? Eğer böyle ise dolar kuru 12.50 lira olarak baz alınmış. Bunu bilgiye dayanarak söylüyorum”.
https://gazetemanifesto.com/2020/ince-katar-ile-yapilan-swap-anlasmasinda-dolar-125-lira-olarak-hesaplandi-iddiasi-362616/
http://www.diken.com.tr/profesor-demiralp-2020-yilinda-odenmesi-gereken-dis-borc-yaklasik-169-milyar-dolar/
https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/son-dakika-katar-ile-swap-kapasitesi-artirildi-5825028/
Dolar talebi neden artıyor?
YanıtlaSil2008 krizi sonrası global likiditenin bol olduğu dönemde özel sektörün dış borcunun hızla yükselmesine şahit olduk.
Nisan ayı itibari ile bir sene içerisinde ödenmesi gereken kısa vadeli dış borç stoku 164.5 milyar dolar oldu.
Dolayısıyla özel sektörün bir şekilde Dolar bulup borcunu çevirme gerekliliği Dolar talebini her zaman için aktif tutuyor.
Telif hakkıGETTY IMAGES
Normal şartlarda kriz dönemlerinde merkez bankaları politika faizini düşürerek borçlanma maliyetini azaltır ve bu şekilde ekonominin çarklarının dönmesine destek verirler.
Ancak TL varlıklara ödenen politika faizinin düşmesi bu ürünlere olan talebi azaltarak Dolarizasyonu teşvik eder ve Dolar değer kazanır. İşte bu nedenle özellikle de dış borcun ve dolayısıyla döviz ihtiyacının yüksek olduğu ekonomilerde politika faizinin düşmesi ve düşeceğine dair sinyal verilmesi enflasyon beklentilerini artırdığı için döviz talebini artırır.
Bu noktada ekonomiyi canlı tutmak için uygulanan sıra dışı politikaların yan etkileri devreye girdi.
Rezervler satılarak TL desteklendi
2019 sonrası dönemde ekonomiyi desteklemek amacı ile politika faizi düşürülürken teoriye uygun olarak Dolar arzı azalmış, Dolar talebi ise artmıştı.
Bu durumun kur üzerideki olumsuz etkileri uzunca bir süre TCMB rezervleri satılarak giderildi.
Bunun üzerinde COVID-19 krizi patlak verince tahvil alımları ile ciddi şekilde TL arzının artması kur üzerindeki baskıları ve dolayısı ile rezerv satışlarını da artırdı.
Yani hem kur hem de faiz aynı anda kontrol edildi ama karşılığında döviz rezervleri tükendi.
https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-53679963
Bugün gelinen noktada TCMB'nin swap hariç net rezervleri negatif seviyelerde olduğu gibi Dolar satışı yapan kamu bankalarının da açık pozisyonları finansal istikrarı tehdit etme sınırına gelmiş durumda.
SilTCMB bir sene içinde faizleri 1575 baz puan indirmiş olsa da bu durumun yarattığı ekonomik kırılganlıklar ile piyasa faizleri Haziran sonrası dönemde yükselişe geçti.
Bundan sonra ne olur?
Kurdaki gerginliğin devam etmesi uygulanan sıradışı politikaların terk edilmesi ile sonuçlandığında kurda yeni bir dengelenme sözkonusu olacaktır.
Eğer yapılan hatadan ders alınır ve daha şeffaf bir anlayışla geleneksel politikalara dönülürse "bir musibet bin nasihatten iyidir" atasözünden teselli bulmaktan fazla yapabilecek birşey yok.
Bu noktada kuru daha makul seviyelere indirebilmek için TCMB'nin faiz artırımına gitmesi ve bu şekilde TL varlıkları tekrar cazip hale getirmeye çalışması sözkonusu olabilir.
Öte yandan ciddi bir krizin ortasında iken faiz artırımı ile ekonominin yavaşlatılması tercih edilmeyebilir.
Kaldı ki mevcut şartlarda faiz artırımı ile arzu edilen sermaye girişi de sağlanamayabilir. Bu durumda geriye kalan alternatif uluslararası bir kurumla yapılacak swap ya da daha uzun süreli bir anlaşma olabilir.