Alacağını tahsil edemeyen şahıs, alacağa dayalı olarak başlatılan genel haciz yolu ile icra takibine karşı, borçlunun bireysel emeklilik fonu katılım oranı üstüne haciz şerhi koydurdu.
İhlas haber ajansında yer edinen habere bakılırsa; hesapta biriken miktarın alacaklı hesaplarına gönderilmesini isterken, büyük şok yaşayan emekli talibi ise soluğu İcra Hukuk Mahkemesi’nde aldı. Hesapta biriken BES miktarının alacaklı hesabına aktarılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu nedeni öne sürülerek, anılan haczin kaldırılmasını istedi.
Mahkeme, 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tutum ve Yatırım Sistemi Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrasındaki yasal düzenleme gereği meydana getirilen hesaplama sonucunda borçlunun hesabındaki BES fonu katılım payları değerinin 67 bin 896 TL bulunduğunu tespit etti.
Bu tutarın 4632 sayılı Kanun gereği haczedilmesi mümkün olmayan meblağ kapsamında kaldığına dikkat çeken mahkeme, borçlunun haczedilmezlik sınırını aşan bir birikiminin bulunmadığına hükmetti. Borçlunun şikayetini kabul eden davacı borçlunun bireysel emeklilik hesabı fon payları üstünde tesis edilen haczin kaldırılmasına karar verdi. Sonucu davalı yurttaş temyiz etti.
Devreye giren Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, emsal özellikte bir karara imza attı. Bireysel emeklilik hesabındaki fon paylarından, katılımcının sistemde bulunmuş olduğu ay sayısı ile asgari ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarı ve bireysel emeklilik sisteminden emekli olanlara meydana getirilen senelik gelir sigortası ödemelerinin aylık ödemeye isabet eden miktarının, nafaka borçları hariç olmak suretiyle, asgari ücret tutarına kadar olan kısmı haczedilemeyeceği hatırlatıldı.
Yargıtay sonucunda şu şekilde denildi:
“01.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikte, ‘Katılımcının sistemde bulunmuş olduğu ay sayısı ile haciz, rehin yada batkı tarihinde geçerli brüt asgari ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarının üstündeki meblağ, nafaka borcu alacaklılarının hakkı saklı kalmak kaydıyla haczedilebilir’ hükmü yer almıştır.
Davacının sisteme giriş zamanı 18.02.2004 olup, haciz tarihinde anılan sistemde kaç ay kalmış olduğu tespit edilememektedir. Kaldı ki, borçlunun haczi kabil sigorta birikim tutarının tespiti için uzman bilirkişi incelemesi de yaptırılmamıştır. O halde, mahkemece, 4632 sayılı Kanun’un 17/2. maddesi gereği borçlunun, sigorta birikim tutarlarının kısmen haczi mümkün olduğu değerlendirmesi yazılmalıydı.
İlk olarak şikayetçi borçlunun sisteme giriş zamanı esas alınıp, gene anılan sistemde kaç ay kalmış olduğu ve haciz zamanı itibariyle Emek verme ve Toplumsal Güvenlik Bakanlığı tarafınca belirlenen brüt asgari ücret tutarının tespit edilmek suretiyle, belirlenen veriler üstünde mevzuat hükümleri uygulama edilmesiyle oluşacak bilirkişi incelemesi sonucuna bakılırsa, borçlunun alacağının haczedilebilir kısmının net olarak belirlenmesi ve bu duruma uygun yargı oluşturulması gerekirken, yalnız sigorta şirketi tarafınca gönderilen yazı cevaplar doğrultusunda, noksan araştırma ile yazılı şekilde yargı tesisi isabetsizdir. Karar oy birliği ile bozulmuştur.”
İhlas haber ajansında yer edinen habere bakılırsa; hesapta biriken miktarın alacaklı hesaplarına gönderilmesini isterken, büyük şok yaşayan emekli talibi ise soluğu İcra Hukuk Mahkemesi’nde aldı. Hesapta biriken BES miktarının alacaklı hesabına aktarılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu nedeni öne sürülerek, anılan haczin kaldırılmasını istedi.
Mahkeme, 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tutum ve Yatırım Sistemi Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrasındaki yasal düzenleme gereği meydana getirilen hesaplama sonucunda borçlunun hesabındaki BES fonu katılım payları değerinin 67 bin 896 TL bulunduğunu tespit etti.
Bu tutarın 4632 sayılı Kanun gereği haczedilmesi mümkün olmayan meblağ kapsamında kaldığına dikkat çeken mahkeme, borçlunun haczedilmezlik sınırını aşan bir birikiminin bulunmadığına hükmetti. Borçlunun şikayetini kabul eden davacı borçlunun bireysel emeklilik hesabı fon payları üstünde tesis edilen haczin kaldırılmasına karar verdi. Sonucu davalı yurttaş temyiz etti.
Devreye giren Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, emsal özellikte bir karara imza attı. Bireysel emeklilik hesabındaki fon paylarından, katılımcının sistemde bulunmuş olduğu ay sayısı ile asgari ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarı ve bireysel emeklilik sisteminden emekli olanlara meydana getirilen senelik gelir sigortası ödemelerinin aylık ödemeye isabet eden miktarının, nafaka borçları hariç olmak suretiyle, asgari ücret tutarına kadar olan kısmı haczedilemeyeceği hatırlatıldı.
Yargıtay sonucunda şu şekilde denildi:
“01.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikte, ‘Katılımcının sistemde bulunmuş olduğu ay sayısı ile haciz, rehin yada batkı tarihinde geçerli brüt asgari ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarının üstündeki meblağ, nafaka borcu alacaklılarının hakkı saklı kalmak kaydıyla haczedilebilir’ hükmü yer almıştır.
Davacının sisteme giriş zamanı 18.02.2004 olup, haciz tarihinde anılan sistemde kaç ay kalmış olduğu tespit edilememektedir. Kaldı ki, borçlunun haczi kabil sigorta birikim tutarının tespiti için uzman bilirkişi incelemesi de yaptırılmamıştır. O halde, mahkemece, 4632 sayılı Kanun’un 17/2. maddesi gereği borçlunun, sigorta birikim tutarlarının kısmen haczi mümkün olduğu değerlendirmesi yazılmalıydı.
İlk olarak şikayetçi borçlunun sisteme giriş zamanı esas alınıp, gene anılan sistemde kaç ay kalmış olduğu ve haciz zamanı itibariyle Emek verme ve Toplumsal Güvenlik Bakanlığı tarafınca belirlenen brüt asgari ücret tutarının tespit edilmek suretiyle, belirlenen veriler üstünde mevzuat hükümleri uygulama edilmesiyle oluşacak bilirkişi incelemesi sonucuna bakılırsa, borçlunun alacağının haczedilebilir kısmının net olarak belirlenmesi ve bu duruma uygun yargı oluşturulması gerekirken, yalnız sigorta şirketi tarafınca gönderilen yazı cevaplar doğrultusunda, noksan araştırma ile yazılı şekilde yargı tesisi isabetsizdir. Karar oy birliği ile bozulmuştur.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder