Okyanusun derinliklerindeki kirlilik, Kuzey Kutbu'nun uzak köşelerindeki deniz yatağında biriken çöpler ve ağa takılmış kaplumbağanın acı veren görüntüsü... Deniz kirliliği ile mücadele etmenin tam zamanı.
Artık veda etmemiz gereken günlük alışkanlıklarımız gezegenin geleceği etkileyecek boyutlarda. Bu alışkanlıklar deniz ekosistemi başta olmak üzere doğal yaşam alanlarını tehdit ediyor.
İspanyol fotoğrafçı Francis Perez’in plastik ağa takılmış nesli tükenmekte olan bir deniz kaplumbağasını gösteren fotoğrafı izleyiciyi bu acı gerçekle yüzleştiriyor. Fotograf doğa alanında yılın Dünya Basın Fotoğrafı ödülünü kazandı.
Aynı zamanda Nature Ecology and Evolution isimli bir dergide yayınlanmış olan rapora göre çöpler okyanusların en derin noktası olan Mariana Çukuru'nda dahi birikiyor.
Bütün bunların üstüne Alfred Wegener Enstitüsü (AWI), Helmholtz Kutuplar ve Okyanuslar araştırma grubundan araştırmacılar benzer bir şekilde kirlenmenin kuzey kutbunun en uzak noktalarında bile artan seviyelerde olduğunu ortaya koydu.
Her sene en az 8 milyon ton plastik okyanuslara karışıyor. Önümüzdeki 20 sene içerisinde plastik üretiminin iki katına çıkması tahmin ediliyor. Tüm bunlara rağmen okyanuslar konusunda yeterince çalışma yapılmıyor.
Perez DW'ye açıklamasında "Okyanuslar büyük ölçüde göz ardı ediliyor ama aslında tüm varlığımız onlara bağlı” dedi.
Yeterince umursanmıyor
Okyanusların sadece yüzde 4'ünün koruma altında olduğunu ve durumun her geçen gün kötüleştiğini dile getiren Perez "20 yıldan fazla süredir dalış yapıyorum ve her geçen gün daha az balıkla karşılaşıyorum” dedi.
AWI'nin en son raporu Kuzey Kutbu'nda yer alan Arktik okyanusu hakkında. Dünyanın bu noktasında bile kirlilik önemli bir sorun haline gelmiş. Derin denizlerdeki kirlilik ölçüm merkezinin bulunduğu alandaki kirlilik oranı geçtiğimiz 10 sene içinde 20 katına çıktı.
Çalışmada yer alan araştırmacılardan Melanie Bergmann DW'ye açıklamasında "Plastik üretimi artmış olmasına rağmen plastiğin yaratmış olduğu çevre kirliliği ile etkin mücadele yolları aynı oranda geliştirilemedi” dedi.
Mariana Çukuru'nda yapılan son araştırmalar da bu açıklamayı doğrular nitelikte. Dünyanın en ucra köşesinde yaşamakta olan küçük kabuklular bile poliklorlu bifenil ve polibromlu difenil eter gibi insanların üretimi olan yüksek oranda zehir içeren bu maddelerden kaçamıyor.
Raporun baş yazarı Alan Jamieson hangi derinlikte ya da hangi tür üzerinde araştırma yapılırsa yapılsın kirleticilerle karşılaştıklarını dile getiriyor.
Plastikler okyanusun en büyük düşmanı
Araştırmacılar deniz tabanında artan kirliliğin dibe çöken plastik ya da bu plastikleri yutan hayvan ölülerinin dibe çökmesiyle oluştuğunu düşünüyor.
Mariana Çukuru'nda bulunan iki tip kirletici insanların ve hayvanların üreme ve bağışıklık sistemleri üzerindeki olumsuz etkileri sebebiyle aslında uzun bir süre önce yasaklanmıştı.
Fakat bu maddelere hala rastlanıyor oluşu gösteriyor ki plastik gibi bu maddelerin de doğada yok olması çok uzun süre alıyor ve bu da çevreye vermiş oldukları zararı artırıyor.
Arktik okyanusunun kirliliğine kuzey Avrupa ülkelerinden sürüklenen çöpler sebep oluyor. 2016 yılındaki bir araştırmaya göre plastik çöpünün Birleşik Krallık'tan Arktik okyanusunun güneyine ulaşması ortalama iki sene sürüyor.
Öte yandan Arktik okyanusundaki buzların çekilmesi sonucu bölgede gemi trafiğinde de bir artış oldu.
Bergmann DW'ye açıklamasında "Bölgede turistik ve balıkçılık sebebiyle gemi trafiğinde bir artış var ve bu gemiler farkında olmadan kirliliğe sebep oluyor” dedi.
İstikrarlı birikme
Şimdiye kadar bilim insanları çöplerin ancak yüzde 1'nin okyanuslara karıştığını gözlemlemişti. Şu anda kalan yüzde 99'un okyanus tabanında olabileceğinden korkuluyor.
Bergmann'nın analizi bize çöplerin birikip birikmediği ve hangi oranlarda biriktiği konusunda bilgi veriyor.
"Denizin derinliklerinde ışık yok, çok düşük dereceler söz konusu ve su hareketliliği çok az. Bu sebeple de maddeler çöküyor ve öylece kalıyorlar” dedi.
Fakat çöpler Arktik okyanusunda sadece birikmedi, aynı zamanda bu birikme günden güne artıyor.
Bergmann ve çalışma arkadaşlarının rakamlarına göre 2011 senesinde kilometre başına 5 bin olan çöp miktarı 2014 senesinde 2 bin artış gösterdi.
Kuzey araştırma ekibinin bulunduğu noktadaki seviyeler 2004'de ölçülenin 20 kat daha fazlası.
Müdahale etmenin zamanı geldi
Bergmann'a göre deniz tabanına çökmüş olan çöpü oradan toplamak, verilmiş olan zararı daha da artırabilir. Yapılması gereken çöp üretimini azaltmak ve kirlilikle mücadele yollarını geliştirmek.
Bergmann "Kağıt gibi alternatif materyalleri düşünmeye başlamalıyız, eğer hiçbir şey yapmazsak her şey çok daha kötü olacak” diyor.
Ödüllü fotoğrafçı Perez deniz kirliliği ile mücadele etmek için gösterilen iradenin yetersiz olduğunu düşünüyor. Fakat çekmiş olduğu fotoğraf gibi görüntülerin farkındalığı artıracağı böylece de okyanusların korunabileceği görüşünde.
Çekmiş olduğu fotoğrafın okyanusları tekrar başlığa taşımış olmasından memnun. Perez, denizin altında mutlaka korunması gereken fevkalade güzellikte bir yaşam olduğunu vurguluyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Artık veda etmemiz gereken günlük alışkanlıklarımız gezegenin geleceği etkileyecek boyutlarda. Bu alışkanlıklar deniz ekosistemi başta olmak üzere doğal yaşam alanlarını tehdit ediyor.
İspanyol fotoğrafçı Francis Perez’in plastik ağa takılmış nesli tükenmekte olan bir deniz kaplumbağasını gösteren fotoğrafı izleyiciyi bu acı gerçekle yüzleştiriyor. Fotograf doğa alanında yılın Dünya Basın Fotoğrafı ödülünü kazandı.
Aynı zamanda Nature Ecology and Evolution isimli bir dergide yayınlanmış olan rapora göre çöpler okyanusların en derin noktası olan Mariana Çukuru'nda dahi birikiyor.
Bütün bunların üstüne Alfred Wegener Enstitüsü (AWI), Helmholtz Kutuplar ve Okyanuslar araştırma grubundan araştırmacılar benzer bir şekilde kirlenmenin kuzey kutbunun en uzak noktalarında bile artan seviyelerde olduğunu ortaya koydu.
Her sene en az 8 milyon ton plastik okyanuslara karışıyor. Önümüzdeki 20 sene içerisinde plastik üretiminin iki katına çıkması tahmin ediliyor. Tüm bunlara rağmen okyanuslar konusunda yeterince çalışma yapılmıyor.
Perez DW'ye açıklamasında "Okyanuslar büyük ölçüde göz ardı ediliyor ama aslında tüm varlığımız onlara bağlı” dedi.
Yeterince umursanmıyor
Okyanusların sadece yüzde 4'ünün koruma altında olduğunu ve durumun her geçen gün kötüleştiğini dile getiren Perez "20 yıldan fazla süredir dalış yapıyorum ve her geçen gün daha az balıkla karşılaşıyorum” dedi.
AWI'nin en son raporu Kuzey Kutbu'nda yer alan Arktik okyanusu hakkında. Dünyanın bu noktasında bile kirlilik önemli bir sorun haline gelmiş. Derin denizlerdeki kirlilik ölçüm merkezinin bulunduğu alandaki kirlilik oranı geçtiğimiz 10 sene içinde 20 katına çıktı.
Çalışmada yer alan araştırmacılardan Melanie Bergmann DW'ye açıklamasında "Plastik üretimi artmış olmasına rağmen plastiğin yaratmış olduğu çevre kirliliği ile etkin mücadele yolları aynı oranda geliştirilemedi” dedi.
Mariana Çukuru'nda yapılan son araştırmalar da bu açıklamayı doğrular nitelikte. Dünyanın en ucra köşesinde yaşamakta olan küçük kabuklular bile poliklorlu bifenil ve polibromlu difenil eter gibi insanların üretimi olan yüksek oranda zehir içeren bu maddelerden kaçamıyor.
Raporun baş yazarı Alan Jamieson hangi derinlikte ya da hangi tür üzerinde araştırma yapılırsa yapılsın kirleticilerle karşılaştıklarını dile getiriyor.
Plastikler okyanusun en büyük düşmanı
Araştırmacılar deniz tabanında artan kirliliğin dibe çöken plastik ya da bu plastikleri yutan hayvan ölülerinin dibe çökmesiyle oluştuğunu düşünüyor.
Mariana Çukuru'nda bulunan iki tip kirletici insanların ve hayvanların üreme ve bağışıklık sistemleri üzerindeki olumsuz etkileri sebebiyle aslında uzun bir süre önce yasaklanmıştı.
Fakat bu maddelere hala rastlanıyor oluşu gösteriyor ki plastik gibi bu maddelerin de doğada yok olması çok uzun süre alıyor ve bu da çevreye vermiş oldukları zararı artırıyor.
Arktik okyanusunun kirliliğine kuzey Avrupa ülkelerinden sürüklenen çöpler sebep oluyor. 2016 yılındaki bir araştırmaya göre plastik çöpünün Birleşik Krallık'tan Arktik okyanusunun güneyine ulaşması ortalama iki sene sürüyor.
Öte yandan Arktik okyanusundaki buzların çekilmesi sonucu bölgede gemi trafiğinde de bir artış oldu.
Bergmann DW'ye açıklamasında "Bölgede turistik ve balıkçılık sebebiyle gemi trafiğinde bir artış var ve bu gemiler farkında olmadan kirliliğe sebep oluyor” dedi.
İstikrarlı birikme
Şimdiye kadar bilim insanları çöplerin ancak yüzde 1'nin okyanuslara karıştığını gözlemlemişti. Şu anda kalan yüzde 99'un okyanus tabanında olabileceğinden korkuluyor.
Bergmann'nın analizi bize çöplerin birikip birikmediği ve hangi oranlarda biriktiği konusunda bilgi veriyor.
"Denizin derinliklerinde ışık yok, çok düşük dereceler söz konusu ve su hareketliliği çok az. Bu sebeple de maddeler çöküyor ve öylece kalıyorlar” dedi.
Fakat çöpler Arktik okyanusunda sadece birikmedi, aynı zamanda bu birikme günden güne artıyor.
Bergmann ve çalışma arkadaşlarının rakamlarına göre 2011 senesinde kilometre başına 5 bin olan çöp miktarı 2014 senesinde 2 bin artış gösterdi.
Kuzey araştırma ekibinin bulunduğu noktadaki seviyeler 2004'de ölçülenin 20 kat daha fazlası.
Müdahale etmenin zamanı geldi
Bergmann'a göre deniz tabanına çökmüş olan çöpü oradan toplamak, verilmiş olan zararı daha da artırabilir. Yapılması gereken çöp üretimini azaltmak ve kirlilikle mücadele yollarını geliştirmek.
Bergmann "Kağıt gibi alternatif materyalleri düşünmeye başlamalıyız, eğer hiçbir şey yapmazsak her şey çok daha kötü olacak” diyor.
Ödüllü fotoğrafçı Perez deniz kirliliği ile mücadele etmek için gösterilen iradenin yetersiz olduğunu düşünüyor. Fakat çekmiş olduğu fotoğraf gibi görüntülerin farkındalığı artıracağı böylece de okyanusların korunabileceği görüşünde.
Çekmiş olduğu fotoğrafın okyanusları tekrar başlığa taşımış olmasından memnun. Perez, denizin altında mutlaka korunması gereken fevkalade güzellikte bir yaşam olduğunu vurguluyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder