Ekranların ve sinemanın başarılı ve güzel oyuncusu Nurgül Yeşilçay,
HT Magazin’den Ömür Sabuncuoğlu'na çarpıcı ve samimi açıklamalar
yaptı...
-Nurgül, hayat nasıl gidiyor? Vallahi iyi gidiyor, set şahane. İzlemekten ve oynamaktan zevk aldığım bir işin içindeyim.
-Son zamanlarda “Nurgül Yeşilçay yeniden doğdu” diyorlar. Sen durumu nasıl tanımlıyorsun? Bizim sektörde doğru yönetmen, doğru senaryo ve doğru partner bulmak çok zor. Tek başına iyi olmak hiçbir zaman bir şey ifade etmiyor. Ben de şu anda doğru bir işin içerisindeyim.
Son çektirdiğin fotoğraflar resmen olay yarattı. Ben Nihat’ı (Odabaşı) gerçekten çok seviyorum. O beni nereye çağırırsa giderim. İş aşkına bayılıyorum. İnsanı yönlendirmeyi çok iyi biliyor, o yüzden onunla çekimler çok keyifli geçiyor. http://www.memurvadisi.com/
-Kendini seksi buluyor musun? Her zaman değil, olur mu öyle şey! (Gülüyor) Güzel giyinip makyaj yaptığım zaman, “Evet seksi oldum” diyorum. n Sosyal medyada makyajsız hallerini rahatlıkla paylaşıyorsun... Tabii ki! Dünyada da artık böyle bir şeyin kalmadığını düşünüyorum. Sinemanın gelişimiyle birlikte benim de makyajsız oynadığım bir sürü film var. Evde de makyajlı oturmuyorum sonuçta.
-Peki eve gidince makyajını hemen temizler misin? Temizlerim, gece kremimi sürerim yatarım. Gülsuyunun da çok iyi bir tonik olduğunu düşünüyorum. Bir ara bademyağıyla da makyajımı çıkarıyordum, o da çok iyidir.
-Çok da zayıfladın... Yok be çok da zayıflamadım. (Gülüyor) Ben hiçbir zaman çok zayıflamam.
-Balıketi mi seviyorsun? Çok sıfır beden sevmiyorum ama kiloma dikkat ediyorum. Kilo aldığım zaman da veriyorum. Kadın dediğin biraz etli butlu olacak. Nejat 11 yaşına bastı. Fast food seviyor ama ona da yasakladım ancak haftada 1 yiyebiliyor. Evde televizyonun karşısına geçip yaptığımız fast food günü etkinliklerimiz var.
Şimdi bunlardan kendimi mahrum bırakıyorum. Diyet günlerimde fast food’u elma ve mandalinaya çeviriyorum. Ama Nejat beni devamlı ayartmaya çalışıyor, “Anne, bir seferden bir şey olmaz” diye. (Gülüyor)
Küçükken bir süre resimle ilgilenmişsin. Hâlâ yapıyor musun? Çok uzun süredir yapmıyorum ama canım çekiyor. Bir şeye başlıyorum onun devamını getiremiyorum. Başladığım şeyin sonuna kadar gitmeyi isterdim. Spora başlıyorum, bayılıyorum ama sonra soğuyorum.
-Hiç tükenmişlik sendromuna girdin mi? Sanmıyorum, benim enerjim yüksektir. Depresyona giremem, girdiğim zaman hemen çıkarım. Gönül rahatlığıyla depresyona girmişliğim yoktur, uzun süre hüzünlü kalamam.
-Özcan Deniz’le yeni bir proje var mı? Şu an bir şey yok ama Özcan’la tekrar oynamak isterim. -‘Paramparça’ dizisinde Erkan Petekkaya’yla kimyanız çok iyi tuttu. Toprağım benim. O da Eskişehir’de okudu ama aynı dönemlerde değiliz. Ben gittiğimde o mezun olmuştu. Erkan çok eğlenceli ve çok tatlı bir insan.
Seni sinemada tekrar ne zaman göreceğiz? Sinema çok zor çünkü dizi çekimleri çok yorucu. Yazın sadece 1 ay tatil yapıyoruz. O 1 ayda da ben gezip tozup Nejat’la vakit geçirmek istiyorum. Ancak dizi bittikten sonra sinema yapabilirim. Eskiden dizi ve sinemayı bir arada götürüyordum. Şimdi iyi bir projeyse ertelenir, 1 sene sonra yapılır diye düşünüyorum.
Ölümüne çalışma derdinde değilim. Bir ara çok yordum kendimi. Şimdi yapmak istemiyorum. -Keşke yapsaydım dediğin bir şeyler var mı? Yok ama biraz dura dura da yapabilirmişim. Ne oluyor öyle haldır haldır...
Nejat’ın ekrandan izleyip beğendiği bir ünlü var mı? Bizim dizideki Cansu karakterini yani Leyla Tanlar’ı beğeniyor, güzel buluyor. -Sen? Ben de çok beğeniyorum. (Kahkahalar) Ben zaten bizim çocukların hepsine bayılıyorum.
-Çok yetenekli bir yeni jenerasyon geliyor. Hem çok başarılılar hem de algıları çok açık. Zekiler ve çok eğlenceliler. -Sen onlara çok destek oluyorsun. Eskiden sana da destek olan var mıydı? Ben o konuda çok şanslıyım.
‘İkinci Bahar’la başladım ve benimle bire bir ilgilendiler. Ben de onlardan öğrendiklerimi şimdi çocuklara yansıtıyorum. Hâlâ Şener Abi’yle (Şener) meyhaneye gidiyorum. Türkan Hanım’ın (Şoray) evine gidiyorum. Onlara bildiklerimi çaktırmadan öğretiyorum ama “Sakın bunu yapmayın” demiyorum.
-Erkek annesi olmak zor mu? Zor değil ama meğersem bunlar bu yaşlarda tek başlarına yaşamıyorlarmış. Evde devamlı bir erkek güruhuyla yaşıyoruz. Nidalarla konuşuyorlar, devamlı Playstation partileri falan... Hep bir aradalar. -Nejat’ın kız arkadaşı var mı? Var ama söylemem. (Gülüyor)
-Annelerin, erkek çocuklarını biraz kıskandığı söylenir. Sende de böyle bir durum var mı? Var, var. İlerisini hiç düşünemiyorum. (Gülüyor) Geçen sene bir kızdan hoşlanmış, geldi bana söyledi. Ben de “Seviyorsan git söyle oğlum” dedim. Gitmiş, söylemiş kıza. Kız da “Ben senden hoşlanmıyorum” demiş. Çocuk eve bir kötü geldi.
-Gelin kriterlerin var mı? (Gülüyor) Var, Nejat sarışın seviyor ama ben sevmiyorum. -Sarışın bir gelini kabul edebilir misin? Aile ilişkilerini sarsan sorular... (Kahkahalar) Kabul ederim tabii, oğlum sevdikten sonra, kaderimse çekerim.
-Nurgül, hayat nasıl gidiyor? Vallahi iyi gidiyor, set şahane. İzlemekten ve oynamaktan zevk aldığım bir işin içindeyim.
-Son zamanlarda “Nurgül Yeşilçay yeniden doğdu” diyorlar. Sen durumu nasıl tanımlıyorsun? Bizim sektörde doğru yönetmen, doğru senaryo ve doğru partner bulmak çok zor. Tek başına iyi olmak hiçbir zaman bir şey ifade etmiyor. Ben de şu anda doğru bir işin içerisindeyim.
Son çektirdiğin fotoğraflar resmen olay yarattı. Ben Nihat’ı (Odabaşı) gerçekten çok seviyorum. O beni nereye çağırırsa giderim. İş aşkına bayılıyorum. İnsanı yönlendirmeyi çok iyi biliyor, o yüzden onunla çekimler çok keyifli geçiyor. http://www.memurvadisi.com/
-Kendini seksi buluyor musun? Her zaman değil, olur mu öyle şey! (Gülüyor) Güzel giyinip makyaj yaptığım zaman, “Evet seksi oldum” diyorum. n Sosyal medyada makyajsız hallerini rahatlıkla paylaşıyorsun... Tabii ki! Dünyada da artık böyle bir şeyin kalmadığını düşünüyorum. Sinemanın gelişimiyle birlikte benim de makyajsız oynadığım bir sürü film var. Evde de makyajlı oturmuyorum sonuçta.
-Peki eve gidince makyajını hemen temizler misin? Temizlerim, gece kremimi sürerim yatarım. Gülsuyunun da çok iyi bir tonik olduğunu düşünüyorum. Bir ara bademyağıyla da makyajımı çıkarıyordum, o da çok iyidir.
-Çok da zayıfladın... Yok be çok da zayıflamadım. (Gülüyor) Ben hiçbir zaman çok zayıflamam.
-Balıketi mi seviyorsun? Çok sıfır beden sevmiyorum ama kiloma dikkat ediyorum. Kilo aldığım zaman da veriyorum. Kadın dediğin biraz etli butlu olacak. Nejat 11 yaşına bastı. Fast food seviyor ama ona da yasakladım ancak haftada 1 yiyebiliyor. Evde televizyonun karşısına geçip yaptığımız fast food günü etkinliklerimiz var.
Şimdi bunlardan kendimi mahrum bırakıyorum. Diyet günlerimde fast food’u elma ve mandalinaya çeviriyorum. Ama Nejat beni devamlı ayartmaya çalışıyor, “Anne, bir seferden bir şey olmaz” diye. (Gülüyor)
Küçükken bir süre resimle ilgilenmişsin. Hâlâ yapıyor musun? Çok uzun süredir yapmıyorum ama canım çekiyor. Bir şeye başlıyorum onun devamını getiremiyorum. Başladığım şeyin sonuna kadar gitmeyi isterdim. Spora başlıyorum, bayılıyorum ama sonra soğuyorum.
-Hiç tükenmişlik sendromuna girdin mi? Sanmıyorum, benim enerjim yüksektir. Depresyona giremem, girdiğim zaman hemen çıkarım. Gönül rahatlığıyla depresyona girmişliğim yoktur, uzun süre hüzünlü kalamam.
-Özcan Deniz’le yeni bir proje var mı? Şu an bir şey yok ama Özcan’la tekrar oynamak isterim. -‘Paramparça’ dizisinde Erkan Petekkaya’yla kimyanız çok iyi tuttu. Toprağım benim. O da Eskişehir’de okudu ama aynı dönemlerde değiliz. Ben gittiğimde o mezun olmuştu. Erkan çok eğlenceli ve çok tatlı bir insan.
Seni sinemada tekrar ne zaman göreceğiz? Sinema çok zor çünkü dizi çekimleri çok yorucu. Yazın sadece 1 ay tatil yapıyoruz. O 1 ayda da ben gezip tozup Nejat’la vakit geçirmek istiyorum. Ancak dizi bittikten sonra sinema yapabilirim. Eskiden dizi ve sinemayı bir arada götürüyordum. Şimdi iyi bir projeyse ertelenir, 1 sene sonra yapılır diye düşünüyorum.
Ölümüne çalışma derdinde değilim. Bir ara çok yordum kendimi. Şimdi yapmak istemiyorum. -Keşke yapsaydım dediğin bir şeyler var mı? Yok ama biraz dura dura da yapabilirmişim. Ne oluyor öyle haldır haldır...
Nejat’ın ekrandan izleyip beğendiği bir ünlü var mı? Bizim dizideki Cansu karakterini yani Leyla Tanlar’ı beğeniyor, güzel buluyor. -Sen? Ben de çok beğeniyorum. (Kahkahalar) Ben zaten bizim çocukların hepsine bayılıyorum.
-Çok yetenekli bir yeni jenerasyon geliyor. Hem çok başarılılar hem de algıları çok açık. Zekiler ve çok eğlenceliler. -Sen onlara çok destek oluyorsun. Eskiden sana da destek olan var mıydı? Ben o konuda çok şanslıyım.
‘İkinci Bahar’la başladım ve benimle bire bir ilgilendiler. Ben de onlardan öğrendiklerimi şimdi çocuklara yansıtıyorum. Hâlâ Şener Abi’yle (Şener) meyhaneye gidiyorum. Türkan Hanım’ın (Şoray) evine gidiyorum. Onlara bildiklerimi çaktırmadan öğretiyorum ama “Sakın bunu yapmayın” demiyorum.
-Erkek annesi olmak zor mu? Zor değil ama meğersem bunlar bu yaşlarda tek başlarına yaşamıyorlarmış. Evde devamlı bir erkek güruhuyla yaşıyoruz. Nidalarla konuşuyorlar, devamlı Playstation partileri falan... Hep bir aradalar. -Nejat’ın kız arkadaşı var mı? Var ama söylemem. (Gülüyor)
-Annelerin, erkek çocuklarını biraz kıskandığı söylenir. Sende de böyle bir durum var mı? Var, var. İlerisini hiç düşünemiyorum. (Gülüyor) Geçen sene bir kızdan hoşlanmış, geldi bana söyledi. Ben de “Seviyorsan git söyle oğlum” dedim. Gitmiş, söylemiş kıza. Kız da “Ben senden hoşlanmıyorum” demiş. Çocuk eve bir kötü geldi.
-Gelin kriterlerin var mı? (Gülüyor) Var, Nejat sarışın seviyor ama ben sevmiyorum. -Sarışın bir gelini kabul edebilir misin? Aile ilişkilerini sarsan sorular... (Kahkahalar) Kabul ederim tabii, oğlum sevdikten sonra, kaderimse çekerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder